12 Eylül 2009 Cumartesi

Kendisi ‘Smile’ parçasıyla in’dir, Londra’lı bir cin’dir..


Karşımdakine küfür etsem dahi kaba bir cevap veremeyecek kadar hoş bir üslubum, yüzümün üzerine Japon çizgi filmlerindeki kadar hoş oturan minik bir burnum, alalade kahverengi olsa da gayet etkileyici gözlerim, naturel saçlarım, kalpli küpelerim, rengarenk makyaj malzemelerim, kırmızı dudaklarım, etine dolgun bir vücudum, eğlenceli arkadaşlarım, ne yaparsam yapayım arkamda olan bir ailem ve ne söylersem söyleyeyim onu bir şarkıya çeviren inanılmaz bir ses tonum var. Ne kadar şirin birşeyim, in miyim, cin miyim, söyleyin ben kimim?

Aynaya baktığında ya da klozete oturup tuvaletini yaparken bunlar geçiyor olmalı Lily Allen’ın minik kafasından.

Bu düşüncelerin hepsinin muhakkak gerçek bir yanı var. Ama hikayede yanıltıcı bazı noktalar olabilir. Yanılılan konulardan ilki kendisinin çok klasik bir Avrupalı hayatı yaşadığı. İkincisi ise Lily Allen’ın kendisi hakkından aynaya bakarken ya da tuvaletini yaparken bunları düşündüğü. Her ne kadar dışarıdan bakıldığında kendisi hakkında böyle hisler kalplere doğsa da, o temiz aile kızı suratı olan bir sokak kızı. Bunu şarkılarının hoş sözlerinin arasına sıkıştırılmış ‘fucking’lerden anlamanız gerekirdi, ama anlamayanlara hemen söylemek gerekli ki Lily Allen, hayatın gayet çemberinden geçmiş, çok erken yaşlarında kafasına buyruk yaşamanın dibine vurmuş, küfrü ağzından eksik olmayan İngiliz’in teki. Ortada ‘yaz albümü’ paketi şeklinde bizlere sunulan bu kızın, kuvvetli pop sound’unun altında tabii ki bir ‘bitch’lik olmalıydı.

Ayrıca şirinlik muskalığının, herhangi bir müzik aleti çalamadan müzisyen olunabileceğinin yanında Lily Allen, artık büyük büyük müzik prodüktörlerine gerek olmadan, sadece internet üzerinden de star olunabileceğinin yeni kanıtı. Myspace jenerasyonunun en ateşli izleyicileri arasından kendisine hiç de azımsanmayacak binlerce dinleyici bulan Lily’nin başarısı, sitedeki binlerce müzisyeninde umudu haline gelmiş durumda. Tabii yeni prodüktörümüz Myspace’in yaptığı reklamında haddi hesabı olmuyor o başka bir tartışma konusu.

Müzik piyasasının gidişatını bir kenara bırakıp yine bu insanın içini gıcıklayan yumuşak bir sese sahip, henüz 21 yaşında olmasına ve müzikle öyle yıllardır ilgilenmemesine rağmen – zaten yaşına bakılırsa ne kadar ilgilenmiş olabilir ki? Hadi 3 yaşında dili şarkı söylemeye dönse, müzik kariyeri 18 yıllık olur. Evcilik oynadığı yılları da çıkarırsak geriye 13 yıl kalsın. Maksimum değer bu olabilir.- inanılmaz bir yorumu olan Allen’a gelirsek, ilk başta kendisinin kaba İngilizcesinden de anlaşılacağı üzere, İngiltere’nin bağrıdan kopmuş olduğuyla başlayabiliriz. Ancak şarkı söylerken dilini o kadar seri kullanıyor ki, bir İngiliz’in bu kadar seri ve yayık konuştuğuna ilk defa şahit olduğunuzdan, Lily’nin bazı şarkı aralarında konuşmalarını duyana kadar adadan olup olmadığını ayırd edemiyorsunuz. Tabii eğlenceli sound’u sizi bu konuda şaşırtan ikinci unsur oluyor. Çok çeşitli türlerden beslendiği hemen belli olan müziğinin asıl kaynağının ise ailesinin müzik arşivi olduğunu duyduğunuzda o 70’lerin tınılarının nereden geldiği kafalarda daha net oturuyor. Anlaşılan zaten sanatçı bir babanın kızı olan Lily’lerin evinde sıkı bir arşiv bulunuyor. Tabii arşivin dışında her İngiliz genç gibi punk ve ska’da dinliyor Lily gençliğinde (!).

Başına buyruk hallerinin sinyalini veren eğlenceli sallamaz şarkı sözlerinden anlaşılacağı üzere, Lily’nin hayatı çok küçük yaşlardan itibaren kendi tercihleri çerçevesinde yaşanıyor. Ailesinin çok fazla şehir değiştirdiğini bu nedenle hiç arkadaş edinemediğini ve çocukluğundaki bu kısımların kendisi için oldukça bulanık olduğunu söylediğinde ise, hemen çocuk tavrının nedenleri hakkında psikolojik çıkarımınızı yapıyorsunuz. Hayatındaki en ilginç ayrıntı, 15 yaşıda kendi isteğiyle okuldan ayrılması ve bu eksiğini kendisi kitaplar okuyarak kapatmaya çalışması. Tabii kendisinin bu hareketi, zengin bir kızın “aman okumayacağım ihtiyacım yok” mentalitesinden midir, yoksa radikal bir çıkış mıdır, onu henüz o kadar net göremiyoruz. İnternet üzerinden kurulan ilişkilerin eksik yanına benzeyen bir durum söz konusu ilginç bir şekilde.

Okul derdinden kurtulduğunda ise o yaştaki herkesin yaptığı gibi sokaklara atıyor kendisini birkaç yıl. Önündeki 3 seneyi sokaklarda geçiren, ama yerlerde sürünen druger’lardan da olmamaya özen gösteren Lily, ailesinden gizli bir şekilde İbiza’da tatile gittiğinde ise, hayatını başka bir yöne sokmuş oluyor farkına varmadan. George Lamb ile tanışan Lily, müzik çalışmalarına da burada başlıyor. Tabii müzik çalışması derken herhangi bir stüdyo çalışmasından bahsetmiyoruz. Eski parçaların üzerine yapılmış mixler ve yeniden düzenlemelerin üstüne oturmuş Lily’nin güzel sesi bu günlerde şekilleniyor. Enstrüman çalmayı bilmediği için vokal üzerine yoğunlaşan Allen’ın sesi ve seri sözcüklerinin yanına bir de şarkı sözü yazarlığı eklenince ortaya muazzam bir şey çıkıyor tabii bir süre sonra. Lily, jenerasyonunun gereği tam bir blogger olunca da bunları insanlarla paylaşması çok uzun sürmüyor. Yaptığı çalışmaların kendisine binlerce arkadaş kazandırmasının ardından plak şirketiyle masaya oturması ışık hızıyla oluyor ve hangi ruh halinde olursanız olun kol tüylerinizi yerinden oynatan hoşluktaki “Smile” ingiltere’de 2 hafta boyunca listelerde bir numara olunca, “yılın en iyi sesi” bandrollü olarak kulaklarımıza ulaşıyor.

İndie gruplarının aksak ritimlerinin arasında kaybolduğumuz anda, Lily Allen’ın bu eğlenceli müziği ilk başta uzaydan gelmiş kadar farklı ve rahatlatıcı geliyor tabii ister istemez. Hemen hemen tüm şarkılarında ortamı kimi zaman yumuşatan kimi zaman hareketlendiren piyanonun profesyonel kullanımını görmek mümkün. Basit ritimlerin kullanıldığı parçalarda ise Lily’nin bir rap parçası seslendiriyormuş kadar akıcı sözleri zenginleştiriyor şarkıları. Yani ne yönden bakarsanız bakın arkasından konuşulacak bir açığı yokmuş gibi duruyor. Şarkı sözlerindeki eğlenceli ve üstü kapalı göndermelerle dolu zeki lafları Lily’nin başka bir artısı. Eğlenceli müziğine gayet uygun aşk meşk hallerinden bahseden ama her olayın komik bir tarafını göstermeyi ilke edinmiş tarzı, farketmeden kulaklarınızı sözlere dikmenize neden oluyor. Tabii -her ne kadar daha sonra özür dilese de- ‘smile’ın çıkışını kokainle kutlayacağına dair açıklamasıyla herkesin kulaklarını bir hayli dikmişti bir süre önce. Gerçi 13 yaşında da extasy denediğini itiraf etmiş bir insan için çok ayıp bir açıklama değildi ama fazla dobralığın müzik hayatı için çok iyi sonuçlanmayacağını yavaş yavaş öğrenecektir muhtemelen. Ama şu bir gerçek ki, öğretmenlerden 15 yaşında kurtulmayı başarmış bu kıza öğretmen azarı hiç fayda etmeyecektir. O nedenle ileride ki eğlenceli potlarını sabırsızlıkla bekliyoruz. Keza şarkı sözlerinde bir kızı bardan kaldırmak için binbir takla atmış erkeklerden, gamsız hamile kızlardan, intikam aldığı erkek arkadaşlardan bahsederken o kadar rahat ve hafife alan bir tavrı var ki, gülümsememek elinde olmuyor insanın.

Çeşitli konulardaki 10 favorisinden, günlük hayatına bir çok bilgi edinilebilen çok eğlenceli sitesinden gelen son bilgi ise, dinlemekten bıkamadığımız Smile’dan sonra LDN’ye klip çekmekle uğraştığı. Hayatındaki son bir kaç ayını internetteki arkadaşlarının ilgisinin sonucu olarak star tadında geçiren Lily, bir hayli yorucu yoluna adım atmış durumda kısaca. Şimdi “kimdir bu Lily Allen yaa, herkes ondan bahsediyor” soruları daha bir netleşti kafamızda: İnternetin hayatımızdaki yerini artık tartışmanın zamanının çoktan geçtiğinin habercisi, dolabında aynı elbisenin birçok rengi bulunan, 21 yaşında ve mükemmel bir sese sahip, şarkılarının dobra sözlerinin yazarı, bir eli yağda bir eli balda bir kız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder